Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

1969-1970 sezonunda sakatlandığımda Knicks beni sakatlar listesine koydu.

Takımla yaptığımız deplasmanlara bu dönemde Red’in yardımcı antrenörü olarak katılmaya başladım. O dönemde yardımcı antrenörlük diye bir görev yoktu. Ama Red benim antrenörlüğe ilgimi bildiği için ve kafasındaki yeni fikirleri tartışmak amacı ile beni yanında bulundurmayı yeğliyordu. Bu fırsat benim basketbol oyununa antrenör gözü ile bakmama yardımcı oldu.
Red maç öncesinde toplantılarında tahtaya bir şeyler yazıp-çizmeyi hiç sevmezdi. Her şeyi sözle ifade etmeye çalışırdı. Oyuncuların dikkatlerini çekmek için konuşması sırasında “savunma” kelimesi geçtikçe oyuncularının başları ile anladıkları anlamında sallamalarını isterdi. Her dört cümlesinin biri de savunma idi. Buna rağmen Red konuşurken oyuncuların dikkatleri dağılırdı. Bunu bildiğinden oyuncuların dikkatlerini çekmek için benden rakip takımın hücum ve savunmalarını ayrıntıları ile anlatmamı ve tahtaya çizmemi isterdi. Böylece basketbolu taktik açıdan değil ama stratejik açıdan ele almanın çok daha doğru olduğunu anlamamı sağladı. Genç bir oyuncu iken herhangi bir rakibi yenmenin en büyük hedef olduğunu düşünürdük. Artık basketbolu dinamik bir basketbol oyunu olarak görmeye başlamıştım. Büyük taşların süratle hareket halinde olduğu bir oyun. Öyle heyecan verici bir gelişme idi ki.
Red’den öğrendiğim bir diğer ders ise “maç öncesi” uygulamalardı. Maç sabahı atış çalışması takımlarca yeni yeni uygulanmaya başlıyordu. Antrenörler genellikle sahaya çıkmadan 15-20 dakikaya bütün maç konuşmalarını sığdırmaya çalışırlardı. Bütün düşüncelerini bir an önce sahaya çıkıp maç yapmaya yönlendirmiş oyuncuların söylenenleri duymaları bile mümkün değildi. Bu kısa süre içinde oyuncuların beyinlerini konuşulanlara yönlendirmeleri hep zor olmuştur. Bu süre sahada ki mücadeleye çıkmadan önce oyuncuların zihinlerini rahatlatmak, oyuncuların birbirleri ile olan ruhsal ilişkilerini güçlendirmelerine harcamalı idi.
Red yedek oyuncuları çok önemserdi. Yedek oyuncuların başarı da katkıları büyüktü. Çünkü sakat oyuncuların çokluğunda katkıları her zaman çok oluyordu. Red’in görüşüne göre yedek oyuncular sahadaki oyuncular kadar önemli idiler. Zihinsel olarak sahadaki oyuncular kadar hazır olmak zorunda idiler. Bu nedenle yedek oyuncuları zihinsel olarak hazırlamaya çalışırdı. Yedek oyuncuları oyuna sokmadan önce uzun uzun uyarılarda bulunurdu. Yedek oyuncuları bütün dikkatlerini 24 saniye saatini dikkatlice izlemeleri için, sürekli uyarırdı. Amacı, onların oyuna girer girmez oyun temposunu sürdürmelerini istemesi idi. Bütün oyuncuların kendilerini önemli hissetmelerini sağlamak için çok hassas davranırdı. Oyuncunun bir dakika mı yoksa kırk dakika mı oynadığının hiç önemi yoktu. Oyuna her giren oyuncunun tempoyu sürdürmesi Knicks takımının hızlı oynayan, uyumlu bir takım olmalarını sağlıyordu.

Son Makaleler

Sevdirin Basketbolu

Başarılı Antrenör

Hızlı Hücüm