Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Sevgi Çemberi

Basketbol seyircisinin çoğu sevgi çemberini böyle düşünmezler. Bir oyuncu ve antrenör olarak kırk yıldan uzun bir süre basketbolun içinde olan biri olarak oyuncuları bir araya getiren ve imkansızı çözmek için birleştiren tanımın ,”SEVGİ ÇEMBERİ” nden daha doğru bir  deyiş olabileceğine inanmıyorum.
Açıkcası ,  burada  romantik bir aşktan veya kardeşçe bir sevgiden bahsetmiyoruz. Bunun en doğru tanımı, savaşın en hararetli anında savaşçıların yoğun ruhsal birliktelikleri olmalıdır.

Oyuncular arasında tam bir bağlılığın kurulması hiçte kolay olmadığı gibi kısa bir zamanda gerçekleşmesi bayağı bir zaman alır. Genç sporcuların egolarından kurtulmaları yıllar alır. Aynı şekilde bir takımı oluşturmak daha da zor bir süreç ister. NBA oyuncularının bencillikten kurtulmalarını sağlayacak sihirli değneği bulmak kolay değildir. Şunu da kabul etmek gerekir ki zaten basketbol 5 oyuncu ile oynanan bir oyundur. Basketbolu çevreleyen kültür kişisel hareketleri öne çıkarır. Kişisel hareketleri takım birlikteliğinin önüne çıkarır.

1967’de Knicks’te oynamaya başladığımda basketbol bugün ki gibi oynanmıyordu. O günlerde birçok oyuncu çok para kazanmıyordu. İki yakalarını bir araya getirebilmek için yazları ek işlerde çalışmak  zorunda idiler. Maçlar çok nadiren televizyonda yayınlanıyordu. Bu durum 1980’lerde değişmeye başladı. Bu değişmede Magic Johnson ile Larry Bird’ün aralarındaki rekabet çok  önemli bir rol oynadı. Arkasından Michael Jordan’ın müthiş çıkışı basketbolun yaygınlığını arttırdı. Günümüzde basketbol multi milyarlık bir sanayii koluna dönüşmüştür. Tüm dünya da  yirmi dört saat yayınlanan saha içi ve saha dışı olaylar basketbolun yaygınlaşmasında müthiş bir rol oynadı. Ancak, bütün bu yaygınlaşmanın yan ürünü olarak pazarlamanın çok öne çıkması bir avuç basketbolcunun egolarının göklere çıkmasına neden oldu. Bu da basketbol seyircisinin seyir zevkini etkiliyordu. Onların beklentileri basketbolun  her zaman ki tükenmez güzelliğini zevkle seyretmeye devam etmektir.

Birçok şampiyon NBA takımlarında yaşandığı gibi 2008-2009 Lakers takımı birbirlerinden kopuk, egoları yüksek oyuncular yerine birbirlerine kenetlenmiş ve bencillikten uzak bir takım yaratmak için büyük bir mücadele içinde idi. Yönettiğim en üstün yetenekli oyunculardan oluşmuyordu bu takım. Bu şeref 1995-1996 Chicago Bulls takımına ait idi.

Michael Jordan ve Scottie Pippen liderliğinde bu takım her türlü övgüyü hak ediyordu. Bu takım 1999-2000 Lakers takım kadar yetenekli oyunculara sahip değildi. O takımda Shaquille O’Neal, Kobe Bryant, Glen Rice, Robert Horry, Rick Fox ve Derek Fisher gibi sayıya yatkın oyuncular vardı. Ancak, 2008-2009 Lakers takımının müşterek DNA larında büyük bir takım olacaklarının tüm belirtileri vardı.

Son Makaleler

Sevdirin Basketbolu

Başarılı Antrenör

Hızlı Hücüm